Çünkü başlangıçta Kaos denen büyük bir boşluk vardı.
Orada oluşan kocaman bir yumurta çatlayıp ikiye bölündü. Yumurtanın içinden çıkan Eros adlı Aşk, ayaklarıyla alt ve üst kabukları itti; Yeryüzü ve Gökyüzü dediğimiz ilk tanrılar dünyaya geldi.
Gökyüzü dediğimiz ilk tanrılar dünyaya geldi.
Eros, iki sevgilinin yüreklerine hep aşk okları gönderdiği için Yeryüzü'nü ve Gökyüzü'nü artık hep Aşk yönlendirmeye başladı. İki sevgili, evreni gönüllerince dönüştürmeleri için de insanları yarattılar. Ve onları olağanüstü akıl, yetenek ve aşkla donattılar...
Sırf ürettiklerini kardeşçe bölüşüp Altınçağlarını yaşasınlar diye...
Ne var ki insanoğlu bu Altınçağını yaşayacakken, bir takım egemenler, kendilerinin üretip yönlendirdiği tanrılarla buna engel oldular. Tetikledikleri savaşlar ve sömürü ile, insanları köleleştirerek aşkla kurulu dünyamızın adalet zembereğini kırdılar.
İnsanoğlu da, tanrıların armağanı o aşk, ışık ve dirençle, adaletin egemen olduğu o güzelim Altınçağına doğru, çok uzun bir yolculuğa başladı.
Bu yolculuğunda da ona, mitoslar denen efsaneler hep yoldaşlık edecekti...
Yaşar Atan
 |
| "Birbirlerini çok seven Yeryüzü (Gaia) ile yıldız yıldız giyinmiş Gökyüzü (Uranos)" |
 |
| "Bereket tanrıçası Demeter" |
 |
| "Herakles, Prometheus'u zincirlerinden kurtarmaya çalışırken" |
 |
| "Teseus ve canavar Minotauros" |
 |
| "Oedipus ve Sfenks" |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder